Perşembe, Nisan 30, 2009

Gazoz Kapağından Fırfır Yaptım!

"Yaz, yaz bakalım, yaz.. Ne olacaksa yazınca" demiş Kasım. Yazacağım tabi. Ne olacakmış. Gül sen, gül. Yazacağım ben. Esip tozacağım.
Geçin karşıma. Boyunuzun ölçüsünü alacağım. Hakkınızdan geleceğim. Tepemde öyle uğul uğul, ivit ivit dönüp durmakla olmaz. Dökülün bakalım ne biliyorsanız. Ötün. Hadi. Bakacağım. Kimilerinizin hakkından geleceğim: yıkılın karşımdan diyeceğim. Kimilerinizi de belirsiz bir vakte kadar tehir edeceğim.
Yok arkadaş, deli değilim ben. Deli numarası da yapıyor değilim. Bilyelerim vardı küçükken. Bir elimden diğerine, bir torbadan diğerine aktarır dururdum. Ara ara da öylesine yere döküp tekrar toplardım. Çarpar, böler, kendi kendimi yenerdim. Bazen yenilirdim de. Ama oynardım. Ne zararı var? Oynuyorum ben de işte? Halt etmiş Kasım. O bakadursun, siftine siftine seyrededursun beni. O ancak seyreder zaten.
"Kelimeler," diyormuş, "kah mermi kah merhem olur" diyormuş. Halt etmiş. Dümbüğe bak. Benimkiler bilye. Var mı itirazın? Ne haddine. Vay Kasım vaay.. Kimden öğrendin aslanım sen o ayakları, o lafları? Geçsen karşıma ya? Çizsek üçgeni yere? Dizsek bilyeleri? Mors oynasak? Bakalım kim kimi ütecek.
"İz bırakmalı" diyor. Ulan, iz kim sen kim? Çamurda çakıyla 'kesik' bile oynamamışsındır sen. Bilmezsin tabi. Bizim oraların oyunu. Öğret desen de öğretmem zaten. Sen iz bırakmaya bak aslanım, sürü ayaklarını. Ben paçalarımı ıslatacağım, çatı oluklarından ya da apartman yıkandığında akan suların önüne barajlar kuracağım. Havuzlar yapacağım. Erik yiyeceğim. Sen de ye. Al. Dört tane yeter mi? Yeter yeter, aha altı tane de bana kalıyor. Yok, dört yeter sana. Çok bile hatta. Lan Kasım, erik senin neyine, bana kalsa hiç vermem ya, gözün düşmesin diye veriyorum.
Kasım diyormuş ki yazmak ölümsüzleşmenin bir yoluymuş. Git işine Kasım. Sigara içeceğim ben. Sağlığıma zarar vereceğim. Ellerimden başlıyorum, bir gün elbet kuyruğu da titreteceğim. Yürü git Kasım. Boyundan büyük laflar etme. İlişme bana.
İki dakka adam ol Kasım. Bahardan bahsedeceğim ben. Erik ağaçları çiçek açmış, salkım söğütler yaprak yaprak olmuş; sen bana kelimelerden bahsediyorsun. Öte yanda git iki bilye oyna lan, valla bak, iyi gelir. O ne o? Badem mi? At ağzına, hah.
Kasım diyormuş ki insan aklını başına devşirmeliymiş. Herkes üstüne düşeni yaparsa hiç sorun olmazmış. He bak, onu iyi dedin; işin yok mu senin Kasım?
Git Kasım, yürü git, işine git. Kalbimi kırdın. Ben bilye oynayacağım. Sigara da içeceğim. Anneme söylermiş. Git hadi, selam da söyle benden. Al, benim erikleri de al; yiye yiye git. Haaa, şöyle..

......

Bak şimdi, ne yapacağım. Kasıım! Lan Kasııım! Çükün düşmüş lan, yere bak! Heh heh! Hehehe, bakarsın öyle. Bu oğlan çok salak ya. Aha geliyor. Taş aldı lan yerden. Kaç kaç kaç...