Pazartesi, Aralık 14, 2009

Geçmiş, asla silinmez

Böyle söylemiş büyükler.. Böyle söylemiş Konfüçyüs de. Geçmiş, asla silinmez. Yaptığı veya yapmadığı her şey ama her şey, iyilik olsun kötülük olsun farketmez, bir gün dikiliverir karşısına. Dikilmese de olur. Gerçek orda öylece durmaktadır ve insanın onu değiştirmek için yapabileceği hiçbir şey yoktur.
Kar yağar, yeryüzü güzelleşir. Ama yeryüzü, sinesinde işlenmiş onca kötülüğü koyacak bir yer bulamaz; ve kötülük kalır orada öylece.
Geçmiş silinmez. Böyle emretmiştir Yaradan. Böylece insanı kıskıvrak yakalamıştır. Her gün; her sabah ve her gece, insan yaptığı ve yapmadığı şeylerden dolayı vicdanını teskin etmek için izahlar bulmaya çalışır. Bazen işe yarar ama çoğu zaman bir sonraki, bir sonraki gün, derken yıllar belki de bir ömür boyunca sürer gider bu çaba. Ta ki nefesi tükeninceye kadar. Bazen insan vazgeçer. Kabullenir. Tüm izahların yersiz ve yetersiz kaldığı günler olur. O gün insan kendisi için affedilmekten yahut hoşgörülmekten başka bir yol bulamaz. Bazı günler üçüncü bir yol görünür. Horgörülmeye de razıdır. Ancak, herkes affetse kendi affedemez, herkes hoşgörse kendi hoşgöremez, hatta herkes horgörse kendi horgöremez kendini insan. Ama hiçbir şey, ne af ne hoşgörü ne de horgörü geçmişi silmez. Ne türlü bedel ödenirse ödensin böyledir bu.
"Bundan sonra iyi olmak" ya da "Bundan sonra dikkatli olmak" hiçbir şeyin çaresi değildir. İnsan nefsiyle maluldür. Ve insan vicdanı ile mahkumdur. Bir inatçı yılan gibi dolanır boynuna vicdan. Nefes aldırmaz.
Geçmiştir insanın yüzünü yere yıkan. Değiştiremeyeceği şeyler. Tamir edemeyeceği şeyler. Hiç olmamış gibi yapamayacağı şeyler. İyiliğin kötülükleri giderdiğini, silip süpürdüğünü söylediler. Ama bu da değiştirmeyecek gerçeği. Masun olmak başka şey, masum olmak başka şey, berat etmek başka şey.
İnsan böyle böyle kahrolur her gün ve her gece. Bazı günler yok olmayı diler. Hiç varolmamış olmayı diler. Bazı günler sızıldanır, mırıldanır Ömer misali: "Keşke," der, "keşke, anam beni doğurmayaydı da yol kenarında bir taş olaydım!"
Ve insan vicdanıyla boğuşurken ki herkes inadına masum gözükür kendisi dışında.
Ama yine de yapacak bir şey yoktur. Hiç olmayacaktır da.
Ve insan ne yaparsa yapsın, yaptığı ve yapmadığı her şey yıllar evvel çıkıp batmış bir ergenlik sivilcesi gibi suratında birer yara, birer çukur, birer delik olarak kalacaktır.