Salı, Şubat 15, 2011

Leyl-i Münevver

- Büyük adamlar kuyruklarını sıkıştırmazlar.
- Büyük adamlar utanırlar mı?
- Çok.
- Utanılacak işler yapar mı büyük adamlar.
- Herkes utanılacak iş yapar, büyüklük utanmamak için sebatlı davranmada, utanacağı zaman bununla yüzleşebilmede, ve nihayet utanmak kaçınılmaz olduğunda da utanmayı bilmede.
- Zor durumlar. Zor haller bunlar. Büyüklük nerde? Utana sıkıla bir şey istemede mi? Yoksa, o şeyi istememede mi? Yiğitlik? Büyüklük? Tenezzül? Küçülme? Gurur? Kibir? Kolayca ayrılabilen şeyler mi bunlar birbirinden?
- Yok. Değil. Ayrılmaz kolay kolay. Büyüklük boyunun ölçüsünü bilmede. Ne eksik ne fazla. Bakışın keskin olmalı bunun için.
- Bakış nasıl keskin olur?
- Baktın mı hakikatle yalanı, doğru ile yanlışı ayırt edeceksin.
- Kolay mı?
- Değil.
- İnsanın kendisinde olan bir şey mi o beceri?
- Hakedersen verirler.
- Nasıl hakedeksin?
- Büyük adam olacaksın.
- Nasıl büyük adam olunur?
- Evvela küçük, küçücük, aciz bir adam olduğunu kabul edeceksin...

O merdivenin ayakları dünyada evlat. Önce gözünün önüne bakacaksın. Sabah işe gideceksin, zamanında ama. Akşam evinin yolunu bileceksin. Gece yatmayı bileceksin. Baykuş gibi oturmayacaksın. Cümle aleme bereket dağılırken ayaklarını uzatıp uyumayacaksın.
Koskoca Ziya Paşa "İdrak-ı mealî bu küçük akla gerekmez; zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez" derken, sen boş atıp dolu tutmaya niyet aldınsa, var eyle bildiğini; gör yetecek mi pişirdiğine.
Temizlen önce. Arın. Yumuşasın kalbin. Kibrin kırılsın. Nimet geldiğinde - gelirse eğer - konaklayacak bir yer bulsun kalbinde.
Gururu bırak. Benliği bırak. Sen de utanacaksın, kabul et. Yanlış iş göreceksin. Ayıplanacaksın, hazmet. Bırak her şeye güç yetirme sevdasını. Tam olarak, her şeye güç yetiremeyeceğini öğrenmek için buradasın evlat.
Her Şeyin Sahibi dilemeseydi ne Züleyha'ya sırtın dönerdi Yusuf ne o kadar cesur olurdu Musa ne de o kadar ahmak olurdu koca Sultan-ı Mısr Firavun.
Koca Yunus "Benim yüzüm yerde gerek, rahmet bize yerden yağar" der, sen uçmaya sevdalısın. Heyhat! Düşersin!
Sakın! Sen sakın, yeter o sana.
Ha bir de, sırtını ağaca dayama. Hele de insana. Sakın!
Var git. Yolun açık, kandilin mübarek olsun.